Maden sektörü pandemi yılını yüzde 1 ciro kaybı ile kapattı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Sektörler Konseyi Üyesi Rüstem Çetinkaya, “Sektörümüz gerekli destekleri alırsa ve mevzuat düzenlemeleri gerçekleştirilirse madencilik Türkiye’nin toplam ihracatına 20-30 milyar dolarlık katkı yapar.” dedi.
2020’yi 4 milyar dolara yakın ihracatla kapatan maden sektörü 2021’e umutla bakıyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Sektörler Konseyi Üyesi ve Temmer Marble Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, sektörün 2020 performansını ve 2021 beklentilerini değerlendirdi. Çetinkaya’ya göre gerekli düzenlemelerin yapılması halinde madencilik sektörü Türkiye’nin toplam ihracatına ‘Turbo’ etkisi yapacak.
Kayıp yılı en az hasarla atlattı
Rüstem Çetinkaya, doğal taş ve maden sektörünün 2020 performansını şu cümlelerle değerlendirdi: “Sektörümüz 2020’yi toplamda yüzde 1 ciro kaybı ile tamamladı. Mart ayı ile birlikte özellikle en büyük alıcılardan bir tanesi olan Çin’in alımı durdurması ile sektör ciddi bir daralma yaşadı ancak son çeyrekle birlikte üreticilerimiz ciddi çaba ve efor sarf ederek bir nebze de olsa kayıplarını telafi etmeye başladı. Endüstriyel minerallerde yüzde 8,5’lik, doğal taşlarda ise yüzde 7 oranında bir kayıp yaşadık. Çin özelindeki kayıplarımız yine doğal taş özelinde yüzde -20’lere vardı ancak metalik cevherlerde ve madenlerde özellikle demir, bakır, kurşun ve kıymetli metal fiyatlarının artması ile birlikte pozitif etkiyi sene sonunda yakalamış olduk. Bu durum, kayıp yılı en az hasarla atlatmamıza vesile oldu. Genel ölçekte yüzde 1 ciro kaybı ile 2020’yi geride bıraktık. Doğal taş özelinde Mart ayındaki kayıpları telafi etmek için özellikle birim fiyatlarda fedakarlık yapmak zorunda kalan sektörümüz yılı eksi bakiyeyle kapatmak zorunda kaldı.”
“Madencilik ihracatta ‘turbo’ etkisi yaratabilir”
Küresel ekonomilerin madencilik sektörüne yönelik yeni açılımlarının gündeme geldiğini dile getiren Rüstem Çetinkaya, hükümetlerin güçlü arazi kullanım hakkı kuralları, jeolojik haritalama sağlama olanağı gibi beklentilerin hayata geçtiğini ifade etti. Madencilik endüstrisinin çevre ve karbon ayak izi hassasiyetinin ön planda olduğunu, ‘Sürdürülebilir Üretim’ şartlarını yerine getirdiğini kaydeden Çetinkaya, “Özellikle Avrupa Birliği Müktesebatı ile birlikte hareket eden Türk Madencilik Sektörü çevre hassasiyetinde diğer ülkelere göre daha hassas davranıyor. Bu hassasiyeti azami oranda göstermeye devam edeceğiz. Bölgesel ve yerel iş birliklerimizi giderek artırıyoruz. Örneğin kullanılan suyun ve bazı atıkların tekrar doğaya ve ekonomiye kazandırılması konusunda uzun vadeli projeksiyonlarımız var. Yakın dönemde ekonomide madenciliğin daha fazla sesi duyulacak.” dedi.
Madencilik sektörünün 2021 ve 2022 yıllarında önem kazanacağını aktaran Rüstem Çetinkaya şöyle devam etti: “Özellikle nadir toprak elementleri ve kıymetli madenler konusunda sürprizler ve yeni yatırımlara sahne olacak. Yakın zamanda bununla ilgili önemli haberler gündeme geldi ve çeşitli değerli madenler ülkemize kazandırıldı. Toprağımızın altında daha kıymetli madenler de gün yüzüne çıkmayı bekliyor. Lityum pil üretimi konusu bir başka örnek olacak. Enerjide kısa zamanda büyük adımlar attık. Şimdi sıra madende. Benzer destek ve projeleri hayata geçirerek madencilik sektöründe ses getirecek haberleri duyacağımızdan eminim. Türkiye, madencilik açılımına tam destek sunduğunda ihracatımız da bundan olumlu etkilenecek. Türkiye’nin toplam ihracat hedefinin en önemli barajı olan 200 milyar dolar hedefine hızlı bir şekilde ulaşılmasını sağlayacak olan yine sektörümüz olacak. Sahip olduğu dinamiklerle ekonomiye ve ihracata bir anlamda ‘Turbo Etkisi’ yaratacak olan madencilik, toplam ihracatımızın 20-30 milyar dolarlık kısmını tek başına karşılayabilecek güçte. Gerekli mevzuat düzenlemeleri ve kriterler hayata geçtiğinde büyük sıçrama kaçınılmaz olacak.”